Tuhaf Denemeler
Tüm
dünyada salonlarda görünen Edison’un Kinetoscopları bir kenara
bırakılmalı mı? Ya Jean Acmé Leroy’un “Marvelous Cinematograph”ı? Şubat
1895’te Louis Aimé Augustin Le Prince’in teknik meslektaşı Jean Acme
Leroy Clinton, New Jersey’de halk için ücretli olarak film gösterileri
verdi. Ağustos 1895’te İngilizce mucit Birt Acres Londra’nın Kuzeyinde,
Barnet’te halka açık film gösterileri yaptı. Max Skandanowski kardeşiyle
birlikte 1 Kasım 1895’ten itibaren Berlin’de “Das Bioskop” filmlerini
gösterdi. Acres’in asistanı Arthur Melbourne-Cooper ilk şovunu 18 Aralık
1895’te Büyük Britanya, North Mymms in Hertfordshire’da ücretli giriş
yapan bir topluluğa izlettirdi. Bunlar sadece birkaçı.
1888’de
Augustin Le Prince (1842-1900?) sinema filmleri çekebildi ve bunları
perdede gösterime sundu. Edison’un yıllarca sinemanın mucidi olduğunu
iddia etti. Onun bu alandaki katkıları tam manalarını açığa çıkarmak
amacıyla Amerikan film tarihçisi Gordon Hendricks’in birkaç çalışmasında
ele alındı. Birt Acres (1854-1918) 1892’den itibaren kendi “kinetic
camera”sının daha iyi bir versiyonu olan “Kineopticon” üzerinde
çalışmaktaydı.
Augustin Le Prince 1900’ lü yıllar
Prince’in kamerası. The Science Museum, London.
1892’de
genç bir mühendis olan Léon Bouly başarılı bir “Cinématographe” dizayn
etti. 1893’te ona geliştirilmiş bir versiyon olan “Cinématographe Bouly”
için bir patent verildi. Bu alet hala durmaktadır ve Paris’te le Musée
des Arts et Métiers’te sergilenmektedir.
Ancak
ne yazık ki Bouly yıllık patent ücretlerini karşılayamadı. Fotoğraf
malzemeleriyle ilgili uluslar arası bir teşebbüsün sahibi olan Antoine
Lumiere, çalışma müdürü Carpentier’e Edison’un kinetoscopunu söktürdü.
Bu durumda Lumiere süresi dolan patenti kaptı ve oğulları Auguste ve
Louis’in adına da ‘Cinématographe Lumiere’ olarak bir patent aldı.
Lumiere
“cinematographe” ismini bile ödünç aldı. İş dünyası o kadar acımasız
ki! New York’ta French Daily Le Figaro’nun yurt dışı şubesinin yıllardır
müdürlüğünü yapan Fransız muhabir Léo Sauvage film tarihinde en büyük
umumi reklâm numaralarından birini açığa vuran sert bir kitap olan
L’affaire Lumière’yi yazdı. Ancak, Lumiere tam zamanında karşılık verdi.
Halkın ilgisini çekmişti. Bu insanlar şimdi büyük bir kitleye
ulaştırılabilirdi. Böylece, yeni bir iş teşebbüsünün finansal-ekonomik
gelişiminin temeli oluşturuldu.
İkinci
probleme İngiliz Filminin Tarihi’nin ikinci bölümünde yazan İngiliz
film tarihçisi Rachael Low tarafından değinilmektedir: “Birçok tuhaf ve
başarısız denemeye teşebbüs edildi. Buna örnek olarak kendi teçhizatı ve
personeliyle sipariş üzerine filmler yapmak için 1908’de kendisinin
‘sadece toptan satış ticaretinin yapımcıları’ olarak reklâmını yaptıran
firma verilebilir.”
Bu
da göstermektedir ki endüstrinin yeni bir kolunun gelişmesinde ekonomik
ön ihtiyaçlarda yazarın yok denecek kadar az bir kavrayışı vardı. Bunun
ilk başarısı ilk ürün ömür periyoduna (6 ila 8 yıllık devirsel bir
periyot) dayanmaktadır: üretim, dağıtım ve pazarlamada uzmanlaşma.
Aynısı yarım yüzyıl önce fotoğrafçılıkta ve yakın zamanlarda bilgisayar
endüstrisinde meydana geldi.
Rachael
Low’un hakkında yazı yazdığı firma, yukarıda adı geçen Arthur
Melbourne-Cooper’ın (1874-1961) St. Albans’taki Alpha Trading Company
idi. Acres’ten ayrıldıktan sonra Arthur yılda yüzlerce film yaptı ve
bunları tüm dünyada sattı. Bunlar arasında Keystone Cop komedilerinin
ilkleri ve çok önceki kukla animasyon filmleri vardı. Aynı dönemde
Pathé, Gaumont, Biograph and Edison gibi büyük stüdyolar ortaya çıktı.
İki Tarih
Açıklanan
problemleri sınıflandırmak için sinemanın doğuşunu iki bölüme ayırmak
gerekir. Birincisi teknik ekonomik tarih ve ikincisi nihai ürün olarak
“sinema filmi”nin tarihi.
Sinematografi
teknolojisinin doğuş zamanını kesin olarak belirleyebiliriz. Bu tarih
1888’di. Ne kaydedildiği ve perdede sunulduğu sinemadan ziyade zoetropes
ve praxinoscopes gibi Victorian optik oyuncaklarına veya fotoğrafçılık
alanına çok daha fazla benzerlik göstermektedir.
1900’den itibaren nihai ürün olan sinemanın tarihine odaklanabiliriz.
Bu
ayrımı yapmak suretiyle bunun gerçekte tesadüfî bir gelişme meselesi
olup olmadığını da belirleyebiliriz. Veya belirli bir model bulabilir
miyiz?
Marey, Le Prince, Reynaud
1888 yılı niçin göze çarptı?
Mevcut sinematografinin temel teknolojisinin bir sonucu olarak meydana gelen üç olay patentlerde şart koşuldu.
1888’de
Parc des Princes’te Académie de Médicines’in fizyoloji profesörü olan
Étienne-Jules Marey araştırmasında kalp ve kan dolaşımındaki hareketleri
kaydetmekte ihtiyaç duyduğu bir alet olan “Chronophotographe”ını
gösterime sundu.
Aynı
yıl Parisli Émile Reynaud’a Paris’te Musée Grévin’de büyük bir
başarıyla teşhir edilen, çekilen canlı resimlerinin görsel şeritlerde
deliklerin kullanımı için bir patent verildi.
1888
ayrıca Le Prince’nin ilk başarılı denemelerini yaptığı ve bir
cinematographic diorama’da birinci olmaya istekli olduğundan icadını
geliştirmek için daha fazla finansal sermaye peşinden koştuğu yıldır.
Ancak başarılı olamadı. Ailesini iflasın utancından kurtarmak için
hiçbir iz bırakmaksızın Fransa’dan kayboldu. Muhtemelen Foreign
Legion’da (özellikle Fransız ordusunda yabancılardan oluşan alay) askere
alındı.
Marey
1878’lerde Eadweard Muybridge’nin Fransız salonlarında tırıs giden
atları ve yürüyen çıplak modelleri sergilediği gösterilerinden oldukça
etkilenmişti. Bu gösteri Augustin Le Prince’i ve Paris’te sanat
akademisinde çalışan İngiliz Birt Acres’i de uyandırmıştı. Filmsiteleri
olarak görevimiz online olarak full ve hd bir hizmet sunmak.
__________________________________________________________________________________________
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder